İhracatçıların Yüzde 85’i Tescilsiz Markayla Yurt Dışına Ürün Gönderiyor

Ülkemizde ihracatın önemi giderek artarken buna karşın markalı ihracatta durumu negatif yönde farklılaşıyor. Veriler ışığında bakılırsa TİM’e kayıtlı 150 binden fazla ihracatçıdan sadece 24 bin 677’si kendi markasıyla ürün ihraç ediyor.

Türkiye’nin ihracat kasları her geçen yıl daha fazla güçleniyor. Bu istikrarın pekişmesi için markalı ihracat ve yüksek teknolojili ürünlerin önemi de giderek artıyor. 2024’te zorlu ekonomik şartlara rağmen ihracatta yüzde 2,5’lik artış kaydedilirken, istikrarlı bir yapı oluşturulması için başta Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe tarafından markalı ihracata vurgu yapılıyor. TİM’in 61 İhracatçı Birliği ile 150 bini aşkın ihracatçıyı temsil eden önemli bir kuruluş olduğunun altını çizen Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, markalı ihracat konusunda TİM başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun daha fazla çalışma yapması gerektiğini söyledi. TİM’e kayıtlı ihracatçı sayısının 150 bini geçtiğini kaydeden Akbulut, “Buna karşın Türkiye’den Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütü (WIPO) aracılığı ile yapılan uluslararası marka başvuru sayısı 24677 adettir. Bu sayının tamamının tekil firmalar olduğunu farz etsek dahi ihracatçılarımızın yüzde 85 ‘i tescilsiz marka ile ihracat yapıyor” bilgisini verdi.

Madrid Protokolü zaman, maliyet ve daha fazla ülkeye giriş için avantaj sağlıyor

İhracat yapan firmalar nezdinde Madrid Protokolü’nün önemine dikkat çeken Akbulut, “Bu, birçok ülkenin sınai mülkiyet hakları konusunda taraf olduğu etkin bir anlaşma. Firmalar tek bir başvuruyla birçok ülke özelinde marka başvurusu yapabiliyor. Bu mekanizmayı ihracatçılarımızın daha aktif bir şekilde kullanması gerekiyor” dedi. Madrid Protokolü’nün ihracatçı firmalara hem zaman hem de maliyet açısından ciddi avantajlar sağladığına vurgu yapan Akbulut, süreçlerin takibi için patent ve marka vekilleriyle çalışılmasının önemine de değindi.

Distribütörlük veren firmalar daha fazla dikkat etmeli

Birçok ihracatçı firmanın bazı pazarlarda daha etkin olmak adına distribütörlükler verdiğini belirten Akbulut, “Şirketler firmayı kuruyor, pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirirken markaya yatırım yapmaya başlıyor, yurtdışından siparişler alıyor ve üretime başlıyor. Fakat markasını ihracat yaptığı ülkede tescil ettirmiyor. Tam bu noktada çoğunlukla karşılaştığımız durumlarda olduğu gibi distribütör firma bir süre sonra markayı o ülkede kendi adına tescil ettiriyor ve ihracatçımızın o marka ile yapılmasını engelliyor. Yurt dışında bu ve benzeri örnekler çokça sıralanıyor” diye konuştu.