Sınai Mülkiyet Kanun’un Uygulanmasına Dair Yayınlanan Yönetmelikte Yapılan Düzenlemeler Neler Getiriyor?
- 17 Nisan 2025
- Yayınlayan: Adres Patent
- Kategori: Genel

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun uygulanmasına dair yönetmelikte yapılan değişiklikler ve ücret tebliğine dair geçtiğimiz aylarda bazı düzenlemeler yapıldı. Mevcut düzenlemelerin etkisini ve marka yenilemenin önemine ilişkin Av. Nilgün Dinkçi Taşcı, merak edilen noktalarla ilgili açıklamalar yaparak, akıllardaki soru işaretlerini gideriyor.
Marka yenilemenin öneminden bahseder misiniz?
6769 Sınai Mülkiyet Kanunu ve bu kanundan önceki düzenlemelerde de yeraldığı üzere; markalar başvuru tarihinden itibaren 10 yıllık süre ile tescil koruması altındadır ve her 10 yılda bir yenilenmesi halinde bir markayı süresiz olarak koruma altına alabilirsiniz. Öncelikle bir markanın yenilenmesi demek kazanmış olduğunuz bir hakkın kesintiye uğramadan yine size ait olarak devam etmesi demektir. Bunun yanı sıra markanın eskiliği markanın maddi değerini de arttıran bir unsurdur. Alıcılar açısından da markanın eskiliği bir güven sembolü ve dolaysıyla tercih edilme sebebidir.
Ayrıca bir markayı yenilemek istediğinizde marka yeniden incelemeye tabi tutulmaz. Talebiniz doğrultusunda yenileme yapılır ama bir markayı yenilemeyip yeniden başvuru yaptığınızda; bütün başvuru ve tescil süreçlerine en baştan başlanarak tekrar dahil olur ve eğer tescil edilebilirlik şartları yerine getirilmezse ret kararı bile verilebilir.
O nedenle markayı yenilemek başvuru sahipleri için her açıdan avantajlı ve risksiz bir süreçtir.
Yeni çıkan yönetmelikle eskisini kıyasladığımızda hak sahipleri açısından neler değişti?
Aslında 15 Mart 2025 tarihinde iptal prosedürleri çerçevesinde bir yönetmelik değişikliği yayınlandı. Bu değişiklik ile ilgisi olmayan ama ücret tebliği ile getirilen 2 yeni değişiklik de mevcut.
Dolayısıyla tüm düzenlemeleri 4 ana başlık altında toplayabiliriz.
• Marka yenilemelerinde 2 sınıftan fazla olan sınıfların yenilenmesinde ekstra harcı
• 35. Sınıfın 05. alt grubunda toptan ve perakende satış hizmetleri alt grubuna eklenecek sınıflarda yine 2 sınıftan fazla sınıf için ekstra başvuru harcı
• 6769 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi ve Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/A ve 30/B maddeleri gereğince yapılacak marka iptal talepleri için alınacak ücretin; marka iptal ücreti ve marka iptal talebi emanet tutarı olarak tek seferde ama iki ayrı başlık için alınması
• 6769 Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26 ncı maddesi hükmüne göre iptal talebinde bulunabilme ile ilgili Yönetmelik hükümleri
Öncelikle ücretler ile ilgili yapılan düzenlemeler tabii ki marka sahiplerine ekstra maddi yük getirecektir ama diğer taraftan da markanın aslında bir yatırım olduğu gerçeği de bir kez daha vurgulanmış oldu. Tabi bu ücretler ile ilgili düzenlemenin ana amaçlarından bir tanesi de atıl şekilde duran, zamanında tescil edildiği için kullanılmasa bile yenilenen markaların önünü kesmek, marka sahiplerinin markalarını bir gözden geçirmelerini sağlamak ve markalarını değerli kılmaktır.
Marka iptal taleplerindeki emanet tutarı daha önce hiç bahsedilmeyen ve Kurum uygulamalarında hiç görmediğimiz bir uygulama olacak. Bu uygulamanın biraz davalarda olduğu gibi kaybeden tarafa masrafların yüklenmesi gibi uygulama olacağını düşünüyorum. Uygulamadaki olumlu ve olumsuz yanlarını hep beraber göreceğiz.
Marka iptal taleplerine ilişkin yönetmelik hükümleri bizim zaten bir yıldan daha uzun süreden beri beklediğimiz ve Kanun maddesi yürürlüğe girmesine rağmen uygulamada aktif olarak kullanamadığımız hususlara ilişkindir. İptal talepleri ile ilgili Kuruma sunduğumuz dilekçelerimiz olmasına rağmen, henüz çıkmış hiçbir karar olmadığından bu prosedür ile ilgili süreçleri de zaman içerisinde görüp, tartışıyor olacağız.
İlgili yönetmelikte düzenlemesi gereken noktalar var mı? Varsa bunları aydınlatır mısınız?
Düzenlenmesi gereken noktalar demesek bile Kurumun bu aşamadan sonra açıklık getirmesi gereken hususlar olacağı kanaatindeyim.
• Kurumun ciddi kullanımın ispatı için, ispat belgesi olarak kabul ettiği kanıtların tam olarak açık olması ve tek tip olmaması gerekmektedir. (Belki de bu konuda iptal talebi için ayrı bir kılavuz hazırlanmalıdır.)
• İdari bir kararla marka hakkının iptal edilmesi sorumluluğu Kuruma ait olacağından; Kurum burada kararlarında tutarlı ve isabetli olmalıdır. (Ama düzenlemede bu kararların kim tarafından nasıl verileceği hususu açıklanmamıştır.)
• İptal talebinde bulunulması ihtimaline karşı kullanılmayan markalar için yapılan yeni başvurular ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
• Türkiye’de marka tescilinde daha eski uygulamalarda tek harç ile çok sınıflı marka başvurusu yapıldığından, eski markalarda kullanılan kullanılmayan mal/hizmet ayrımının ve dolayısıyla iptal talebinin kapsamı ve kullanılan mal/hizmetlerin sınıflandırma sistemindeki sınıfı iyi belirlenmelidir.
• Düzenlemede yer alan “Benzer mal ve hizmetler yönünden iptal kararı verilemez” ifadesi de çok açık değildir. (Aynı sınıf içerisindeki benzer mal ve hizmetlerden mi yoksa aynı alt grup içerisindeki benzer mal ve hizmetlerden mi bahsedildiği açık değildir.)
• İptal talebinin kısmen kabul olması halinde; emanet tutarının taraflara ödenmemesi ve Kuruma gelir kayıt edilmesi de tartışmalı bir konudur.
• Ayrıca ücret tebliğinde belirlenen 35. Sınıfın 05. Alt grubuna ait malların ücretlendirilmesi hususunda Madrid Protokolü ile gelen uluslararası başvuruların ücret işlemleri WIPO nezdinde yapıldığında, bu tebliğ hükümlerinin WIPO başvurularına nasıl uygulanacağı da açık değildir.
İşin sınai mülkiyet alanında hizmet veren firmalara ne gibi yansıması olacak? Bu kapsamda iş yoğunlukları sizce artış gösterecek mi?
Bu noktada vekil firmalar müvekkillerini iyi ve doğru bilgilendirmek zorundadırlar. Markaların idari iptali prosedürü aslında 2017 yılında Kanun yürürlüğe girdiğinden beri gündemimizde olan ve idari iptal yetkisinin Türk Patent ve Marka Kurumu’na verildiği maddenin yürürlük tarihi olan 10.01.2024 tarihinden beri beklediğimiz ve bu hesapla bakarsak hazırlık aşaması yaklaşık 8 yıl süren bir uygulamadır.
Bu uygulama daha önce olmadığından tabii ki vekil firmaların yeni bir iş kolu ve bu anlamda yoğunlukları olmasını bekliyoruz.
Ama burada önemli olan; marka sahiplerinin bu durumun farkında olmalarıdır. Markaların iptali kararı daha önce Mahkemelerce verilen ve avukatlar tarafından davaları takip edilen kararlardır. Dolayısıyla bu noktada marka sahiplerinin hukuki olarak tam donanımlı, konunun hem tescil hem de hukuki sürecine hakim profesyonel vekillerle çalışmaları önem arz etmektedir. Çünkü konu sadece bir markanın başvurusunun yapılması değil belki de yıllardır kullandığı markasının iptal edilmesi sonucuna kadar gidebilecek ciddi bir konudur.
Eklemek istedikleriniz
Yukarıdaki tüm açıklamalarımızdan hareketle; markanızı tescil ettirmenin, tescil ettirdiğiniz markanızı doğru kullanmanın hatta kullandığınız markanız ile ilgili kullanımınızı nasıl ispatlayacağınız hususları büyük önem arz etmektedir. Marka sahibi olarak siz bu konuyu önemsemeseniz bile bir 3. Kişinin Kuruma yapacağı bir talep ile markanızın iptal edilmesine kadar gidecek hak kayıpları yaşamanız mümkündür.
Bu nedenle markaların ciddi yatırımlar olduğu ve korunması gerektiği ve bizim Hukuk sistemimizde de bu korumanın sadece tescil ile mümkün olduğunu hatırlatmak isterim.